3 Aralık 2007 Pazartesi

Kuran'da Namaz ve Namaz ile İlgili Diğer Bilgiler

Kur’an’da Namazı Emreden Ayetler

Bakara Suresi
(3) Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

Bakara Suresi
(43) namazı kılın, zekâtı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.

Bakara Suresi
(45) Sabrederek ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah'a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.

Bakara Suresi
(83) Hani, biz İsrailoğulları'ndan, "Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz" diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.

Bakara Suresi
(110) namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.

Bakara Suresi
(125) Hani, biz Kâbe'yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim'den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şöyle emretmiştik: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için evimi (Kâbe'yi) tertemiz tutun."

Bakara Suresi
(153) Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.

Bakara Suresi
(177) İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.

Bakara Suresi
(238) Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a gönülden boyun eğerek namaza durun.


Bakara Suresi
(239) Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvenliğe kavuşunca da, Allah'ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size öğrettiği şekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi kılın).

Bakara Suresi
(277) Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.

Al-i İmran Suresi
(39) Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, "Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler" diye seslendiler.

Nisa Suresi
(43) Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.

Nisa Suresi
(77) Daha önce kendilerine, "(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!" derler. De ki: "Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez."

Nisa Suresi
(101) Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

Nisa Suresi
(102) (Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü'minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekât kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Nisa Suresi
(103) namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah'ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü'minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.

Nisa Suresi
(142) Münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı pek az anarlar.

Nisa Suresi
(162) Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. O namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.

Maide Suresi
(6) Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

Namaz Vakitleri

Günde beş farz namaz vardır. Bunlar; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarıdır. Bunların her birinin belirli vakitleri vardır. Kur'an-ı Kerimde şöyle buyuruyor:

"Muhakkak namaz, mü'minler üzerine vakitlenmiş olarak farzdır." (en-Nisa, 103)

Her namazın kendi vaktinde kılınması şarttır. Vakti girmeden önce bir namazı kılmak caiz olmadığı gibi, meşru bir özür olmaksızın namazı vaktinden sonra ya bırakmak da büyük günahtır.

Sabah Namazının Vakti: Sabaha karşı tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren güneşin doğuşuna kadar olan zamandır. Doğu tarafında ufkun üzerinde yayılan aydınlığa gerçek aydınlık anlamına gelen "fecr-i sadık" denir. Sabah namazının vakti, işte bu aydınlığın ufuk üzerinde yayılması ile girmiş olur. Oruç için imsak vakti de bu zamandır Bu aydınlıktan önce ufuk üzerinde dikey olarak görülüp daha sonra kaybolan aydınlığa yalancı aydınlık anlamında "fecr-i kazip" denilmektedir. Beliren bu aydınlık yerine, tekrar karanlık gelip sabahın girdiğini göstermediği için buna itibar edilmez.

Öğle namazının vakti: Güneşin tam tepemize gelip, gölge doğu tarafa doğru uzamaya başladığı vakitten itibaren "güneş tepe noktasında iken mevcut olan gölge hariç ki, buna "fecri zeval" denir, (Her şeyin gölgesinin bir veya iki katı oluncaya kadar devam eden zamandır).

Ebû Hanife'ye göre gölgenin fey'i zeval hariç- iki katı kadar; îmam Ebû Yusuf ile imam Muhammed'e göre ise bir katı kadar olduğu zaman sona erer. Bunun yerine, yurdumuzda ve hemen bütün İslam ülkelerinde, takvimlerde ve ezanlarda İmameynin görüşü esas alınmaktadır. Bu durumda: Öğle namazını, gölgenin bir katı kadar olduğu zaman gelmeden önce. İkindi namazım da gölgenin iki katı olduktan sonra kılmak uygundur. Bununla beraber, her şeyin gölgesi fey'i zeval hariç iki katı oluncaya kadar öğle namazı kılınabileceği gibi, İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammenin görüşlerine göre gölge her şeyin bir katı olduktan sonra ikindi namazı kılınabilir.

İkindi Namazı'nın Vakti: Öğle namazının vaktinin çıktığı zamandan, güneşin batışına kadar olan zamandır. Yani her şeyin gölgesi bir veya iki katı olunca öğle namazının vakti çıkar, ikindi namazının vakti girer ve güneş batıncaya kadar devam eder.

Akşam Namazı'nın Vakti: Güneş battıktan sonra başlayıp, güneşin battığı taraftaki kızıllık veya ondan sonra gelen beyazlık kayboluncaya kadar devam eden zamandır. Akşam namazı vaktinin, kızıllığın kaybolmasına kadar devam etmesi, îmam Ebû Yusuf ile imam Muhammed'in ve diğer üç mezhep imamının görüşüdür. Kızıllıktan sonra gelen beyazlığın kaybolmasına kadar devam etmesi İmam-ı Azam'ın görüşüdür. Her iki görüşe göre de namaz kılınabilir.

Yatsı Namazı'nın Vakti: Akşam namazının vakti çıktıktan sonra başlayıp sabah namazının vakti olan tan yerinin ağarmaya başlamasına kadar devam eden zamandır.

Vitir Namazı'nın Vakti: Vitir namazının vakti de yatsının vaktidir. Ancak vitir, yatsı namazı kılındıktan sonra kılınır.
Cuma Namazı'nın Vakti: Cuma’nın vakti öğle namazının vaktidir.

Beş vakit namazın her biri için belirli olan vakitlerin bir süresi vardır. Namaz, bu sürenin başlangıcından itibaren bitimine kadar istenilen zamanda kılınabilir. Bununla beraber her namazı vakti girince geciktirmeden kılmak daha faziletlidir.

Namaz Kılmanın Mekruh Olduğu Vakitler:

Namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler vardır. Bunlara "mekruh vakitler" denir. Bazı vakitlerde hiç bir namaz kılınmaz. Bazı vakitlerde de kaza namazı kılınır, fakat nafile namaz kılınmaz.

Hiçbir Namaz Kılınmayan Vakitler:

Bu vakitler üçtür:

1. Güneş doğarken, güneşin doğmaya başlamasından itibaren yaklaşık 45 dakika geçinceye kadar olan süre içinde,

2. Güneş zevalde iken, yani güneş tam tepe noktasına gelip; henüz batı tarafına geçmeden,

3. Güneş batarken, güneşin batma zamanından yaklaşık 45 dakika öncesinden güneş batana kadar.

1. Bu üç vakitte farz, vacip, nafile hiçbir namaz kılınamayacağı gibi geçmiş namazların kazası da kılınamaz. Sadece o günün ikindi namazının farzı kılınmamış ise güneş batarken de kılınabilir.

Nafile Namaz Kılınması Mekruh Olan Vakitler:

1. Sabah namazının vakti girdikten sonra. Bu vakitte sadece sabah namazının sünneti kılınır. Başka nafile namaz kılmak mekruhtur.

2. Sabah namazı kılındıktan sonra. Vakit olsa bile güneş doğup, kerahet vakti çıkıncaya kadir nafile namaz kılmak yine mekruhtur.

3. İkindinin farzı kılındıktan sonra,

4. Akşam namazının farzından önce.

5. Bayram namazlarından önce, (evde ve camide)

6. Bayram namazlarından sonra , (camide)

7. Vaktin daralması sebebiyle farz için pek az bir zaman kalınca.

8. Farza başlamak üzere ikamet getirilirken (sabah namazının sünneti hariç).

9. Cuma günü hatibin hutbe okumak üzere minbere çıkışından itibaren cumanın farzı kılınıncaya kadar. Bu esnada herhangi bir nafile namaz kılmak mekruh olduğu gibi cumanın ilk sünnetim kılmak da mekruhtur. Ancak hatip minbere çıkmadan Önce cumanın sünnetine başlanmış ise namaz uzatılmadan tamamlanır.

10. Tuvalet için sıkıştığı vakitte.

11. Arzu ettiği bir yemek hazır olduğu zaman.

12. Hac zamanı Arafat'ta öğle ile ikindi namazları birlikte kılınırken iki farz arasındaki sünnetler, Müzdelife'de akşam ile yatsı namazları birlikte kılınırken yine iki farz arasındaki sünnetler kılınmaz.

Namazın Farzları

Namazın farzları on ikidir. Bunların bir kısmı namazdan önce olup namaza hazırlık niteliğindedir. Bunlara "namazın şartları" denir. Bir kısmı da, namaza durunca yapılır ki bunlara da "namazın rükunları" denir.
Namazın Şartları:
1. Hadesten Taharet: Gözle görülmeyen pisliklerden temizlenmektir. Bu abdest almak, gusletmek, bunların mümkün olmadığı zamanlarda teyemmüm etmekle olur.
2. Necâsetten Taharet: Gözle görülen pisliklerden temizlenmektir. Bu pislikler namaz kılan kimsenin vücudunda, elbisesinde, namaz kılacağı yerde olur.
3. Setrü'l Avret: Örtülmesi gereken yerlerin kapatılması demektir. Erkeklerde diz kapağı ile göbek arası, kadınlarda ise el, yüz ve ayak dışındaki her yerin örtülmesi gerekir. Namazın bir rüknünü eda edecek kadar bir zaman içinde örtülmesi gereken bir organın dörtte biri açılırsa namaz bozulur.
4. İstikbâli Kıble: Namaz kılan kimsenin Kâbe yönüne yönelmesidir. Göğsünü kıbleden (yaklaşık 45 derece) çeviren kimsenin namazı bozulur.
5. Vakit: Farz ve Vacip olan her namaz için belli bir vakit vardır. Namazların kendi vakitleri içinde kılınması farzdır. Vaktinden önce namaz kılınamaz. Özürsüz olarak sonra ya bırakmakta günahtır.
6.Niyet: Kılınacak olan namazın zihnen hatırlanmasıdır. İmamın imâmete, cemaatin da imama uymaya niyetlenmesi gerekir.
Namazın Rükunları:
1. İftitah Tekbiri: namaza başlama tekbiridir. Niyetten sonra "Allahu Ekber" deyip eller yukarı kaldırılıp tekbir alınır.
2. Kıyam: Namazda ayakta durmaktır. Gücü yetenler ayakta, yetmeyenler ise gücünün yettiği şekilde namazlarını kılarlar.
3. Kıraat: Namazda Kur'ân okumak demektir. Kıraat kıyamdadır ve en az üç kısa ayet miktarı okunmalıdır.
4. Rükû: Kıraatten sonra eller dizlere erişecek şekilde eğilmekten ibarettir.
5. Sücûd: Rükûdan sonra ayak, diz ve ellerle beraber alnı ve burnu yere koymaktır. Yalnız alnın ve burnun yere değmesi yeterli değildir. Alın yerin sertliğini hissetmelidir. Kalabalık cemaatlerde arka saftakiler ön saftakilerin sırtına secde edebilirler.
6. Kade-i Âhire: Namazın sonunda "et-Tehiyyâtü" duasını okuyacak kadar oturmaktır.

Namaz Rekâtları
1. Sabah Namazı dört rekâttır: İki rekât sünnet ve sonra iki rekât farz ile eda edilir.
2. Öğle Namazı on rekâttır: Dört rekât ilk sünnet, dört rekât farz ve iki rekât son sünnet
3. İkindi Namazı sekiz rekâttır: Dört rekât sünnet ve dört rekât farz
4. Akşam Namazı beş rekâttır: Üç rekât farz ve iki rekât sünnet
5. Yatsı Namazı on üç rekâttır: Dört rekât ilk sünnet, dört rekât farz, iki rekât son sünnet ve en sonunda üç rekât vitir namazı.

Namazın Kılınısı
Bilindiği gibi namazlar farz, vacib, sünnet ve müstahab kısımlarına ayrılmakta ve ikişer, üçer, dörder rekâtlı bulunmaktadır. Bu namazlar daha önce yazdığımız üzere farzlarına, vaciblerine, sünnetlerine ve adabına riayet edilerek şöyle kılınır:

1) Sabah Namazı

Sabah namazının iki rekât sünnetini kılmak için: "Niyet ettim bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya", diye niyet edilir. Hemen eller yukarıya kaldırılıp "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. Ondan sonra eller bağlanır ve "Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve tealâ ceddüke ve la ilahe gayrük" okunur. Arkasından "Eûzübillahimineşşeytani'r-racim Bismillahirrahmanirrahim" diyerek eûzü besmele çekilip Fatiha suresi okunur sonra "Amîn" denir ve bir miktar daha Kur'an okunur (1). Arkasından "Allahu Ekber" deyip rükûa varılır. Bu halde en az üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azîm" denir. Sonra "Semiallahülimen hamideh" denilerek ayağa kalkılır. Ayakta "Allahümme rabbena ve lekelhamd" denilir (2). Ondan sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye varılır. Secde halinde de üç defa "Sübhane Rabbiyel'alâ" denir. Sonra "Allahu Ekber" denilerek kalkılır ve dizler üzerine oturulur ve bir tesbih miktarı durulur. Yine "Allahu Ekber" denilerek ikinci secdeye varılır. Bunda da üç defa "Sübhane Rabbiyel'alâ" denilir. Bununla bir rekât bitmiş olur.

Bu ikinci secde arkasından "Allahu Ekber" denilerek ikinci rekâta kalkılır. Tam ayakta iken yalnız besmele çekilir. Fatiha suresi ve bir miktar daha Kur'an okunur. Birinci rekâtta olduğu gibi, rükû ve secde yapılır. İkinci secdeden sonra oturulur ki, buna "Ka'de = oturuş" denir. Burada "Ettehiyyatü lillâhî ve Allahümme Salli ve Barik, Rabbena atina" diyerek dualar sonuna kadar okunur. Sonra "Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah" diyerek sağ tarafa ve yine "Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah" diyerek sol tarafa selam verilir. Böylece iki rekâtlı namaz bitmiş olur (3).

Bütün bu tekbirler, tesbihler ve kıraatlar, yalnız namaz kılanın işitebileceği bir sesle gizlice yapılır.

Namazda erkeklerle kadınların ellerini nasıl kaldıracakları, nasıl bağlayacakları, rükû ile secdede ve ka'delerde nasıl vaziyet alacakları "Namazın sünnetleri ve edebleri" bölümünde bildirilmiştir.

Sabah Namazının iki rekât Farzına gelince: Önce yalnız erkeklere mahsus olmak üzere ikamet getirilir. Sonra "Bugünkü sabah namazının farzını kılmaya" diye niyet edilir. Eller kaldırılarak "Allahu Ekber" diye namaza başlanıp eller bağlanır. Sabah namazının sünnetinde bildirildiği gibi iki rekât kılınır ve tamamlanmış olur. Yalnız sabah namazlarının farzlarında Fatiha'dan sonra biraz fazla Kur'an okunması sünnettir. Bu sünnetin en az derecesi kırk ayettir. Bununla beraber üç kısa ayet de okunması caizdir. Vaktin çıkmasından korkulduğu zaman az ayet okunur. Öyle ki, yalnız Fatiha ile veya birkaç ayet ile yetinilir.

Yalnız başına bu sabah namazının farzını kılan kimse, tekbirleri ve "Semiallahu limen hamideh" cümlesini, Fatiha'yı ve ekleyeceği ayetleri aşikâre olarak okuyabilir.

2) Öğle Namazı

Öğle namazının ilk dört rekat sünnetinin evvelki iki rekâtı, tam sabah namazının iki rekat sünneti gibi kılınır. Yalnız bunda niyet "Bugünkü öğle namazının ilk sünnetine" diye yapılır. Bir de bunda ikinci rekâttan sonraki oturuş, son oturuş değil, birinci oturuş (ka'de) olduğundan bu oturuşta yalnız "Tahiyyat" okunur. Sonra "Allahu Ekber" deyip ayağa kalkılır. Yalnız Besmele, Fatiha ve bir miktar da Kur'an okunarak yukarda bildirildiği şekilde, rükû ve secde yapılır. Ondan sonra dördüncü rekât için "Allahu Ekber" denilerek ayağa kalkılır. Bunda da yalnız besmele ile Fatiha ve bir miktar da Kur'an okunarak yine bildirildiği gibi, rükû ve secdelere varılır. Sonra oturulur; bu oturuş son ka'dedir. Bunda da Tahiyyat okunduktan sonra, Salli ve Barik, Rabbena atina duaları tamamen okunup, yazdığımız şekilde, iki tarafa selam verilir. Böylece bu dört rekât sünnet kılınmış olur.

Öğle Namazının Dört Rekât Farzına Gelince: Sünnetten sonra namaza aykırı bir iş yapmadan ayağa kalkılır. İkamet getirilir. O günkü öğle namazının farzını kılmaya niyet edilir. Eller yukarıya kaldırılarak "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. İlk iki rekâtı sabah namazının iki rekât farzı gibi kılınır. Ancak bu iki rekâttan sonraki oturuş, birinci ka'de olduğundan bunda yalnız "Tahiyyat" okunur. Ondan sonra "Allahu Ekber" denilerek üçüncü rekâta kalkılır. Yalnız Besmele ile Fatiha okunur. Anlatıldığı gibi rükû ve secdelere varılır. Sonra "Allahu Ekber" diyerek dördüncü rekâta kalkılır. Besmele ile yalnız Fatiha suresi okunarak rükû ve secdelere gidilir. Sonra oturulur. Bu oturuş son ka'dedir. Bunda "Tahiyyat" okunduktan sonra "Salli ve Barik, Rabbenâ âtinâ" duaları okunur ve iki tarafa selam verilir. Böylece öğlenin farzı bitmiş olur.

Öğlenin farzında okunacak ayetler, sabah namazında okunacak miktardan daha az olur.

Öğlenin Son İki Rekât Sünnetine Gelince: Bu da, "Bugünkü öğle namazının son sünnetini kılmaya" diye niyet edilip tamamen sabah namazının sünneti gibi kılınır. Bu son sünneti dört rekât kılmak müstahabdır. O zaman ya her iki rekâtta bir selam verilir veya dört rekâtın sonunda selam verilir. Dört rekât sorumda selam verilince, ilk oturuşta yalnız "Rabbena atina" duası okunmaz. Üçüncü rekât için tekbir alınarak ayağa kalkınca yine "Sübhaneke" okunur. Sonra bu son iki rekât evvelki iki rekât gibi kılınır.

Yalnız başına namaz kılan kimse, öğle namazlarının hem sünnetlerinde, hem de farzında kıraati, tekbirleri, tesbih ve tahmidleri gizlice yapar.

3) İkindi Namazı

İkindi namazının dört rekât sünnetinin her iki rekâtı, müstakil (iki rekâtlı) namaz gibidir. Onun için bu dört rekâtın her iki rekâtı (şef'î) tamamen sabah namazının iki rekât sünneti gibi kılınır.

Şöyle ki: Önce o günkü ikindi namazının sünnetini kılmaya niyet edilir. Bu namazın ilk iki rekâtı bildirildiği gibi kılınınca oturulur. Bu oturuş, son oturuş demektir. Bunda "Tahiyyat ve salâvatlar" okunur. Yalnız "Rabbena atina" duası okunmaz. Sonra "Allahu Ekber" diyerek üçüncü rekâta kalkılır. Sübhaneke ve Eûzü Besmele'den sonra Fatiha ile bir miktar ayet okunarak rükûa ve secdelere varılır. Ondan sonra tekbir ile dördüncü rekâta kalkılarak yalnız Besmele ile Fatiha ve bir miktar da Kur'an okunur. Sonra yine rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur. Bu son oturuş olduğu için bunda "Tahiyyat ile Salâvatlar" ve "Rabbenâ âtinâ" okunur ve iki tarafa selam verilir.

İkindi Namazının Farzına Gelince: Bu da tamamen öğle namazının farzı gibi kılınır. Yalnız niyet değişir. O günkü ikindinin farz namazını kılmaya niyet edilir.

Tek başına namaz kılan kimse, ikinci namazının sünnetini de, farzını da öğle namazı gibi gizli okuyarak kılar.

4) Akşam Namazı

Akşam namazının üç rekât farzı, öğle ile ikindi namazlarının ilk üç rekât farzları gibi kılınır. Şöyle ki: O günün akşam namazının farzını kılmaya niyet edilip namaza tekbir ile başlanır. Yukarda açıklandığı üzere ilk iki rekâtı kılınarak oturulur. Bu, birinci oturuştur. Bunda yalnız "Tahiyyat" okunur. Ondan sonra üçüncü rekâta kalkılarak yalnız besmele ile Fatiha suresi okunur. Sonra "Allahu Ekber" denilerek rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur ki, bu da son oturuştur. Bunda "Tahiyyat ile Salâvatlar" ve "Rabbenâ âtinâ" okunur, iki tarafa selam verilir.


Akşam namazının farzında vaktin darlığından dolayı kısa sureler okunur.
Akşam Namazının Sünnetine Gelince: Bu da "Bu akşam namazının sünnetini kılmaya" diye niyet edilip tam sabah namazının sünneti gibi kılınır. Bu sünneti altı rekât olarak kılmak ise müstahabdır. Bu halde her iki rekâtta bir selam vermeli ve aynı şekilde her iki rekâtı kılmalıdır. Bununla beraber dört rekâtında bir selam verilip ikindi namazının sünneti gibi de kılınabilir. Bu ziyade olan dört rekât namaza "Salât-ı Evvabîn" denir. Bunun çok sevabı vardır.

Tek başına akşam namazının farzını kılan kimse, onu sabah namazının farzı gibi aşikâre de kılabilir.

5) Yatsı Namazı

Yatsı namazının ilk dört rekât sünneti, tamamen ikindi namazının dört rekât sünneti gibi kılınır. Dört rekât farzı da, tamamen öğle ve ikindi namazlarının farzları gibi kılınır. İki rekât son sünnetine gelince, bu da tamamen sabah ve akşam namazlarının iki rekât sünnetleri gibi kılınır. Yalnız niyetler değişir, yatsı namazının farzına ve sünnetine niyet edilir. Yatsı namazının son sünneti de, dört rekât olarak kılınabilir. Bu halde tamamen ilk dört rekât gibi kılınır. Bununla beraber iki rekâtta bir selam vermek sureti ile de kılınabilir. Bu takdirde her iki rekâtın ka'desinde "Tahiyyat ile Salâvatlar" ve "Rabbena atina" duası okunur. Geceleyin kılınan nafile namazlarda daha faziletli olan, böyle iki rekâtta bir selam vermektir.

Tek başına namaz kılan kimse, yatsı namazının farzını sabah namazının farzı gibi namaz surelerini sesli okuyarak da kılabilir.

6) Vitir Namazı

Üç rekâttan ibaret olan vitir namazı da şöyle kılınır: Önce o günün vitir namazını kılmaya niyet edilir. "Allahu Ekber" denilerek namaza başlanır. Sübhaneke okunduktan sonra "Eûzü Besmele" çekilerek Fatiha okunur. Arkasından bir miktar daha Kur'an-ı Kerîm okunur. Açıklandığı şekilde rükû ve secdelere gidilir. Sonra ikinci rekâta kalkılır ve yalnız besmele ile Fatiha suresi ve bir miktar daha Kur'an-ı Kerîm okunarak yine rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur. Bu oturuş birinci ka'dedir. Bunda yalnız "Tahiyyat" okunur. Ondan sonra "Allahu Ekber" denilerek üçüncü rekâta kalkılır. Bunda da yalnız Besmele ile Fatiha ve bir miktar daha Kur'an-ı Kerîm okunarak daha ayakta iken eller kaldırılıp "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. Tekrar eller bağlanıp ayakta "Kunut" duası okunur. Sonra "Allahu Ekber" diye rükû ve secdelere gidilir. Ondan sonra oturulur. Bu da son oturuştur. Bunda da bildiğimiz gibi "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbenâ âtinâ" duası okunarak iki tarafa selam verilir.

İmam Şafiî'ye göre, vitirde Kunut duasını okumak, ramazanın son yarısına mahsustur ve rükûdan kalkınca, okunur. Şafiî'lere göre vitir namazının en azı bir rekat, en çoğu da on bir rekâttır.

Namazın Kılınmasında Kadın Ve Erkekler Arasındaki Farklar

Tekbir Alırken:
Erkekler tekbir alırken; ellerin içi kıbleye karşı ve parmaklar normal açıklıkta bulunur.
Başparmaklar, kulak yumuşağı hizasına gelecek şekilde eller yukarıya kaldırılır.
Kadınlar tekbir alırken; ellerinin içi kıbleye karşı, parmaklar normal açıklıkta ve parmak uçları omuz hizasına gelecek şekilde ellerini yukarıya kaldırır.


Kıyamda:
Erkekler, sağ elin avucu, sol elin üzerinde ve sağ elin baş ve küçük parmakları sol elin bileğini kavramış olarak ellerini göbek altında bağlarlar.
Kadınlar, sağ el sol elin üzerinde olacak şekilde ellerini göğüs üstüne koyarlar. Erkeklerde olduğu gibi sağ elin parmakları ile sol elin bileğini kavramazlar.


Rükûda:
Erkekler, rükûda, parmakları açık olarak elleri ile dizlerini tutup sırtını dümdüz yaparlar. Dizlerini ve dirseklerini dik tutarlar. Kadınlar, rükûda, sırtlarını biraz meyilli tutarak erkeklerden daha az eğilirler. Ellerini (parmaklarını açmayarak) dizleri üzerine koyarlar ve dizlerini biraz bükük bulundururlar.

Secdede:
Erkekler, secdede dirseklerini yanlarından uzak, kollarını yerden kalkık bulundururlar.
Ayaklar, parmaklar üzerinde dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde yere konur.
Kadınlar, secdede kollarını yanlarına bitişik halde bulundururlar.
Ayaklar, parmaklar üzerine dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde yere konur.


Tahiyyatta ve İki Secde Arasında:
Erkekler, sol ayağını yere yayarak onun üzerine oturur, sağ ayak parmakları kıbleye yönelmiş durumda dik tutulur.
Kadınlar, ayaklarını yatık olarak sağ tarafına çıkarır ve öylece otururlar.



Hiç yorum yok: