12 Aralık 2007 Çarşamba

Doğrulukla İlgili Hikayeler, Sözler ve Şiirler

Hikâye–1

Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri'ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri'nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla: - Hasan Basri'yi (r.a.) gördün mü? diye sordular. O gayet sakin: - Evet, dedi. - Nerede? - İşte şu kulübemde... Adamlar kulübeye daldı, fakat bir türlü Hasan Basri Hazretleri'ni bulamadılar. Dışarı çıkınca tehdit edip: - Ya şeyh, niçin yalan söylüyorsun? dediler. - Ben yalan söylemedim, dedi. Siz göremedinizse, benim suçum ne? Tekrar girdi, aradı, fakat bulamadılar. Onlar gidince, Hasan Basri Hazretleri: - Ey Habib! Biliyorum ki Rabb'im senin hürmetine beni onlara göstermedi. Fakat yerimi niçin söyledin, hocalık hakkı yok mudur? dedi. Hazreti Habib mahcub bir şekilde: - Ey Üstadım! Sizi bulamamaları benim hürmetime değil, doğru söylediğimizdendir. Çünkü bilirsiniz ki, Doğruların yardımcısı Allah'tır. Eğer yalan söyleseydim, sizi de beni de götürürlerdi, dedi.

Hikâye–2

Adam, Kabe'nin kapısında hep aynı duayı okuyordu: - Ey doğrulara yardım eden, haramdan kaçınanları koruyan!.. Ona 'Sen başka dua bilmez misin?' dediler. O şöyle açıklama yaptı bu duayı tekrar etme sebebi olarak: - Ben Beyt-i Şerif'i tavaf ederken ayağıma takılan şeyi eğilip aldım. Bir de baktım ki, içinde bin altın bulunan bir kese. Şeytanımla imanım mücadeleye tutuştular. 'Bin altın çok para, senin bütün ihtiyaçlarını karşılar.' dedi şeytanım. İmanım ise, 'Bu haramdır, boşuna saklama, sahibini bul, teslim et.' dedi. Ben böyle mücadele içinde iken birinin sesi duyuldu. - Burada içinde bin altınım bulunan kesem kaybolmuştur. Kim buldu ise versin, ona otuz altın müjde vereyim.
Bin haramdan, otuz helal hayırlıdır, diyerek keseyi sahibine teslim ettim. O da bana otuz altın verdi. Bunu alıp bakırcılar çarşısında gezerken bir Arap kölenin bu paraya satıldığını görünce hemen satın aldım. Bir müddet sonra bu kölenin yanına bir kısım Araplar gelip gizlice konuşmaya başladırlar. Köleden ne konuştuklarını sordum. Saklamayıp aynen anlattı: - Ben Mağrip sultanının oğluyum. Babam, Habeş melikiyle cenk edip savaşı kaybetti, beni de esir alıp buralarda sattılar. Babam bunları göndermiş, elli bin altın da vermiş ki, beni satın alıp götürsünler. Sen bana çok iyilik ettin, kendi evladın gibi baktın. Bundan dolayı memnun oldum. Bunlar beni satın alacaklar sakın az altına razı olma, elli bin altına sat beni. Dediği gibi oldu. Elli bin altına sattım köleyi. Bu kadar büyük sermaye ile bir kısım mallar alıp Bağdat'a gittim. Orada açtığım dükkanda mallarımı satıyordum. Bir tanıdığım gelip, 'Meşhur tüccar dostum vefat etti, ay gibi güzel kızcağızı yetim kaldı gel bunu sana alalım.' dedi. Ben de kabul ettim. Çeyiz olarak birtakım tabakların üzerinde içi altın dolu keseler vardı. Hepsinin üzerinde de biner altın yazılı iken birinin üzerinde dokuz yüz yetmiş altın yazılıydı. Bunun sebebini sorduğumda kızcağız dedi ki: - Babam bu keseyi Harem-i Şerif'te kaybetmiş, bulan bir helalzade keseyi verince otuz altını ona müjde vermiş, geride kalan altındır içindeki, bunun üzerine ben Allah'a hamd ve şükürde bulundum, bunlar hep doğruluğun, iyiliğin bereketi, diyerek olayı kızcağıza anlattım. Mutluluğumuz daha da perçinlenmiş oldu!...



Doğruluk Hakkında Sözler

Doğruluk, her türlü şartlar altında meyve verir.
SCHİLLER

Yanlış sonsuz şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir.
ROUSSEAU

Hiçbir miras, doğruluk kadar zengin değildir.
SHAKESPEARE

Gerçek başarıların en geçerli yolu doğruluktur.
M. MOGE

Budur benim hayatta beğendiğim meslek, sözün odun gibi olsun doğrun tek...
MEHMET AKİF

Doğruluğun en güzel meyvesi ruh sükunudur.
EPIKUROS


Doğru olan şeyi görmek, fakat bunu yapmamak cesaretsizliktir.
CONFUCİUS

Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen...
YUNUS EMRE

Doğruluk sonsuzluğun güneşidir, nasıl olsa doğar.
WENDELL PHILLIP



Doğrulukla İlgili Şiir

Menzil’ırak bu yolun bu yola kim varası
Müşkili çok bu yolun bunu kim başarası

Bu yola yarağ gerek çok eksük gerek gerek
Key demür yürek gerek bu sarp yola varası

İnce sırat köprüsi sıfât imiş bu yolda
Dosta giden kişinin toğrulıkdur çaresi

Kimde kim toğrulık var Hak Çalab anı sever
İki cihana yarar ol erün sermâyesi

Toğrılık mancınıkı istiğfar taşıyıla
Toğru vardı atıldı yıkıldı nefs kal’ası

İman aldanguçları bilün çokdur bu yolda
Nefsine uyanların gitmez yüzi karası

Yüzbin riyâ çerisi bilün vardur bu yolda
Nefs öldürmiş er gerek ol çeriyi kırası

Yunus imdi salâdur gel gidelim yoklığa
Gözlerin lâyıkısa dost dîdârın göresi


Günümüz Türkçesiyle

Hedefi uzak bu yola kim varabilir ki?
Bu yolun sorunları çok, bunu kim başarabilir ki?

Bu yolda iyilik yapmak, çok olan eksiklikleri gidermek gereklidir
Sapasağlam demir yürek lazım ki bu sarp yola varılabilsin

İnce Sırat Köprüsü bu yolda bir sıfat (mecaz) imiş
Dosta (Allah’a) giden kişinin çaresi; doğruluktur.

Kimde doğruluk varsa Allah onu sever.
Er (Doğru) kişinin sermayesi iki cihana da faydalıdır.

Doğruluk mancınığından istiğfar taşı atılırsa
Doğruca hedefe varır ve nefis kalesi yıkılır.

Bilin ki; bu yolda iman aldatıcıları çoktur.
Nefsine uyanların yüz karalığı gitmez.

Bilin ki; bu yolda yüz binlerce gösteriş askeri vardır.
O askeri yenmek için nefsini yenmiş er gereklidir.

Yunus, şimdi salâ(dua-namaz)vaktidir, gel gidelim yokluğa
Gözlerin layıksa Dost yüzünü göreceksin.

Hiç yorum yok: